İstanbul ve Kedileri
Aslında neden yazdığım ortada. Herkesin tepesine çıkıp Galata köprüsü, Galata Kulesi, Eminönü Yeni Camii ve Boğaz manzarasını arkasına aldığı -bazılarının zıplayarak havada durduğu- Büyük Valide Han’ın tepesinde çektiğim bir kedi fotoğrafı. Öyle sıradan bir kedi değil, asil ve net bir duruşu olan bir İstanbul kedisi fotoğrafı.
İstanbul içinde fotoğraf çekmek amacıyla gezerken çektiğim fotoğraflardan sadece bir tanesiydi bu kedi fotoğrafı. Instagram’da sıklıkla karşılaştığım haliç manzarasının üzerinde turistlerin zıpladığı yeri bulmaya çalışıyordum o gün. Büyük Valide Han ismindeki eski bir han olduğunu öğrendiğim zaman bir de orayı bulmaya çalıştım uzun bir süre çünkü bulduğum yerin gerçekten de o turistlerin bulup da fotoğraf çektiği yer olduğuna inanamıyordum.
Eminönü’nün eski ve dar sokaklarından geçerek bulduğum bu eski han, özel bir mülktü ve tepesine çıkış yapmak yasaktı. Biraz soruşturunca saat 17:00 civarında birinin gelip kapıyı açtığını ve 1 lira karşılığında turistlere izin verdiğini öğrenince biraz daha gezinip saatin gelmesini beklemiştim.
Saati geldiğinde benden önce bir çok kişinin Büyük Valide Han’ın tepesine çıkabilmek için sıraya girdiğini gördüm. Instagram’ın bir konumun popülerleşebilmesi için ne kadar büyük bir etken olabileceğini ilk o zaman gerçek anlamda kavradım dersem yalan olmaz çünkü Endonezya’dan Avrupa’nın farklı şehirlerine bir çok yabancı ve yerli turist malum “zıplamalı” poz için sıraya girmişti.
Hanın tepesi o kadar zarar görmüştü ki bir grup sadece anın tadını çıkarmak ve gün batımı izlerken seyyar satıcıdan çay içmek için kenarda oturuyordu ama en köşedeki -kedinin de üzerinde bulunduğu- kubbe üzerinde zıplamak için kuyruk giderek uzuyordu. Sonralarda bu kubbe çok zarar gördüğü için tepeye çıkışı yasakladıklarını duydum fakat şu anda ne durumda hiç bilmiyorum.
Herkes fotoğrafını çektirip dönüyordu ama ben biraz fazla vakit geçirince bu kedi çıktı bir yerlerden. Hiç yabancılık çekmeden yanımıza sokuldu ve kendini sevdirdi. Anlayacağınız kedi, mekanın sahibi gibi her gün turistlerle vakit geçiriyormuş.
Gelelim fotoğrafı nasıl çektiğime…
Kalabalık biraz azalınca kediye dönüp “öyle kuru kuruya beklemek olmaz, çık şuraya da biraz fotoğrafını çekelim” dememle kedinin ayağa kalkıp kubbeye çıkması bir oldu. Ben dahil herkes ufak bir şok geçirsek de kedi kelimenin tam anlamıyla onun fotoğrafını çekmek istediğimizi biliyormuşçasına tepeye çıktı ve uzun bir süre poz verdi. Bir kaç farklı poz vererek fotoğraflarını çektirdikten sonra sakince tepeden inip yoluna devam etti.
Sonuç olarak ortaya böyle hoş bir kare çıktı. Tabi Instagram’da bir kaç defa paylaştığım bu kareyi bir kaç popüler hesap keşfedip kendi hesaplarında paylaşmaya başlayınca kedi adeta bir yıldız olup parladı. Sanırım şimdiye kadar kediyi beni etiketleyerek paylaşan hesap sayısı 20’den fazla ve hepsinin toplam takipçi sayısı 5 milyondan fazla.
Bu yetmezmiş gibi severek takip ettiğim PassionPassport, hazırladıkları İstanbul rehberinde yer vermek için benden izin istedi ve rehberde İstanbul ve kedileri kısmında yer verdiler. Zaten oldukça popüler olan “İstanbul ve kedileri” konusu artık daha popüler ve bu popülerlik giderek artmaya devam edecek gibi.
Evcil kediler dünyaya anadolu topraklarından yayılmış
Aslına bakarsanız bu popülerliğin altı boş değil. Yani İstanbul özelinde olmasa bile bulunduğumuz coğrafya gereği kedilerle zaten içli dışlıydık. Evet, büyük sırrı açıklamanın zamanı geldi! Evcil kediler dünyaya Anadolu’dan yayılmış ve kelimenin tam anlamıyla şu anda Avrupa coğrafyasındaki evcil diyebileceğimiz kedilerin çok büyük bir bölümü 14. yüzyıl civarında İstanbul sınırlarını aşarak Avrupa’ya ulaşmış.
Bunu öyle kulaktan dolma bilgilerle söylemiyorum. Kedilere dair yapılan araştırmalar sonucunda ilk evcilleştirilen kedilerin anadoluda -Günümüz Türkiye coğrafyasında- evcilleştirildiği ortaya çıkmış. Daha sonra kediler Avrupa’ya yayılmış.
Claudio Ottoni ve Laura Llorente tarafında yapılan araştırmanın bilimsel makalesine ve detaylarına ulaşmak isterseniz Nature dergisinden satın alabilirsiniz.
Kediler dünyaya bu coğrafyadan yayılmakla kalmadı, artık İstanbul’un ayrılmaz bir parçası haline geldi. İstanbul’a gelen her turistin en çok dikkatini çeken şey çevrede başıboş ama kimseden korkmadan yaşayan kediler oluyor. Sultan Ahmet Camii veya Boğaziçi Üniversitesi kampüsü hiç farketmez kediler her yerde.
Hiç dikkat etmemişsinizdir ama evden çıkıp okula-ofise ulaşana kadar kaç tane kediyle karşılaştığınızı bir gün sayın. İnanamayacaksınız.
Bir kedi filmi
Son olarak henüz haberiniz yoksa İstanbul kedileri lafta “ünlü” değil, gerçek ünlüler. O kadar ünlüler ki kendi belgeselleri bile var.
KediFilm adresinden satın alabilir veya bulunduğunuz ülkede Youtube Red varsa aboneliğinizle izleyebilirsiniz. Özellikle Türkiye’ye gelmiş turist arkadaşlarıma öneriyorum ve bayılıyorlar. Siz de arkadaşlarınıza önerebilirsiniz.
Son olarak Kadıköy’ün heykeli dikilen meşhur kedisi Tombili’yi anarak kedi dolu bir blog yazısına veda ediyorum. 10 yıl öncesine kadar kediye bile dokunamayan biri olarak böyle bir blog yazısı yazmış olmak gerçekten ilginç…