Beyaz Ev, Kazablanka
Bir süredir uzun bir yolculuğa çıkmaya hazırlıyordum kendimi. Hem maddi hem de manevi olarak hazırlamak diyebiliriz çünkü bu yolculuk hayatım boyunca çıktığım en uzun ve kesintisiz yolculuk olabilir. “Olabilir” diyorum çünkü şu anda bu yazıyı yazdığım yerde, yani Fas’ın Marakeş şehrinde bile bu yolculuğun ne kadar süreceğini kestiremiyorum.
Yola çıkmanın en güzel yanlarından biri eve dönüştür diyordu Barış Özcan bir videosunda. Ne kadar uzağa gidebileceğim, ne kadar uzun kalabileceğim de işte bu duygulara göre şekillenecek. Şu açıkça söyleyebilirim ki hayatımda ilk defa tek yön bir bilet aldığım için kendim bile anlayamadığım duygular içerisindeyim. Oldukça farklı bir his anlayacağınız.
Fas’ta İlk Günler
Afrika Kıtası’nın son yıllardaki belki de en ünlü ülkesi olan Fas, rotamın başlangıcını oluşturuyor. Zaman sınırı koymadığım için kaç gün kalacağımı da bilmiyorum fakat bildiğim bir şey var ki o da 30 günlük kalma hakkımın olduğu. Fas Türkiye’den vize istemeyen ülkelerden biri. Pasaportunuzla 30 günlük bir kalma hakkınız oluyor. Tek yön bilet aldığım için Atatürk Havalimanı’nda görevliler biraz inceleme gereği hissetseler de Fas’a girerken geçtiğim pasaport kontrolünde kimse bir şey sormadı bu konuda.
Artık her “Fas” dediğimde ilginç geliyor bana çünkü geçtiğimiz 5 günde tanıştığım herkes Türkiye’nin neden “Fas” dediğini sordu veya bu konuda bir şeyler açıklama gereği hissetti. Kusura bakmayın arkadaşlar, siz Morocco diyebilirsiniz ama bize göre hepiniz Faslısınız.
Kazablanka’da Konaklama
Kalacak yer konusunda Kazablanka oldukça kısıtlı seçeneklere sahip. Eğer kısıtlı bir bütçe ile uzun vakit geçirmek istiyorsanız Kazablanka bu konuda hiç iyi bir tercih değil çünkü şehirde sadece bir hostel var o da internetten rezervasyon almıyor. Airbnb ve otel seçenekleri var fakat onlar da nerdeyse gecelik 30 dolardan başlıyor ki “hostel” arayan birisi için çok yüksek. Ben, yazılımcı bir çiftin evinde kalmaya karar verdim. Oldukça anlayışlı ve hoşsohbet kişilerdi. Kısa da olsa Fas’ın girişimcilik dünyasını da konuştuk. Girişimciler için çok büyük fırsat olduğunu söyleyebiliriz.
Kazablanka’da İlk Gün
Kazablanka’ya Paris aktarmalı olarak indim ve pasaport kontrolünü geçtikten sonra valizimi aldım. Pasaport kuyruğu oldukça uzun sürdü ama sonrası kolay oldu. Ayrıca havaalanında ücretsiz internet olduğu için sırada vakit geçirecek bir şeyler bulabilirsiniz. Havaalanında ilk iş 20 Euro bozdurdum ve sonra internet için kart aramaya başladım. Büyük bir havaalanı olmadığı için her şey rahatlıkla bulunuyor. Ücretsiz sim kart veren Inwi markasının çalışanları da beni buldu ve ücretsiz bir kart verdi. En iyi firma değil fakat gayet işimi gördü üstelik 100 mb internet ve konuşma da vardı. Sonrasında 5gb internet ve sınırsız konuşma için 1 aylık 5$’lık paket aldım. Sanırım tüm seyahat boyunca beni götürür. (Götüremedi.)
Tren’den indikten sonra binmem gereken otobüs numarasını ve inmem gereken durağı ev sahibimden öğrendim ve “BIM Mukaddes” durağında indim. Özellikle belirtiyorum çünkü bildiğimiz BİM durağıydı. Meğerse BİM, Kazablanka’da son bir iki yıl içerisinde yüzlerce şube açmış ve oldukça seviliyor. Bir bakıma buraların 7/11 zinciri olmuş gibi.
Ev sahibim beni karşıladı ve eve geçtik. Büyük çantamı eve bırakıp biraz dinlendikten sonra şehir merkezine, diğer arkadaşlarımla buluşmaya gittik. Evinde sizi ağırlayamayacak kişilerle yine de bulabiliyor ve şehri onlardan öğrenebiliyorsunuz.
Daha önce Türkiye’ye gelmiş fizyoterapist Maria ve 18 yaşındaki Anas, kız kardeşi Sara ve öğretmen arkadaşı Mouad ile buluştuk. Toplam 6 kişi şehri gezmeye başladık. Anas şehri o kadar çok anlatmış ki bir tur rehberi edasıyla gezdiriyordu bizi Kazablanka’da.
Kazablanka’nın Tarihi ve Turistik Yerleri
Kazablanka, ismini İspanyolca’da “beyaz ev” kelimesinden almış çünkü İspanyollar yıllarca buraya gelirken “beyaz eve gidiyoruz” diyorlarmış. Gerçekten de öyle, evlerin ve binaların neredeyse tamamı beyaz dış boyaya sahip. Birileri bu ismin Kazablanka filminden geldiğini söylerse inanmayın çünkü film aslında burada çekilmemiş. O meşhur kafe ise filmden sonra bilinçli açılmış. (:
Medina dedikleri ve Fas’ın her şehrinin eski merkezi olan, surlarla çevrili eski şehri gezdik ve hikayelerini dinledik. Kız kardeşi ile beraber iyi birer aktivist olan Anas, güzel detaylara değinmeyi ihmal etmiyorlardı çünkü her ülkede gözden gelinen problemler, insanların hayatlarını oldukça farklı şekillerde etkiliyor.
Hasan 2 Camii
Medina bölgesini gezdikten sonra Hasan 2 Camii’ye doğru yola koyulduk. Yarısı Atlantik Okyanusu yarısı Fas toprakları üzerinde bulunan bu cami dünyanın en büyük 3. camisi ve dünyanın en yüksek minaresine sahip olmasıyla ünlü. Yaklaşık 700 milyon dolara mal olan caminin mimarları ise Fransız’lar. Dönemin kralı ve şu anki kralın babası Hasan 2, kendi adına bu camiyi “kendisi” yaptırmış ve parasını da halktan “cami vergisi” diyerek toplamış. Yorum sizin.
Cami, ibadet zamanları dışında kapalı olduğu için dışarda biraz gezip sonra tekrar gelmek üzere yeni şehir merkezine ilerledik. Burada da Fas’ın en yüksek kuleleri olan Twin Towers’a uğradık fakat böyle binaları pek sevmediğim için güzel bir kafe bulup kahve içmeye geçtik.
O kadar çok yürüdük ki görülmesi gereken yerlerin neredeyse tamamını 5 saatte gördük diyebilirim. Eğer özel bir amacınız yoksa sabah erkenden gezmeye başlarsanız tüm şehri aynı gün bitirip başka bir şehre geçebilirsiniz. Şahsi bir projem için ben 2 gece 3 gün kaldım. Fas bir iş merkezi olduğu için herkes bir koşturmaca içerisinde ve sadece iş hayatı var. Özellikle tarihi olarak pek bir beklentiniz olmasın.
Şehirde en beğendiğim yerlerden biri Yasmina Park oldu. Oldukça geniş bir alana kurulmuş bu şehir parkı, yenilenme aşamasında olmasına rağmen dinlenmek için güzel bir mekan. Ağaçlar ise adeta şov yapıyor.
Kazablanka’da gerçek Medina dışında bir de “yeni, eski Medina” bölgesi bulunuyor. Eski şehir merkezine benzer bir yer ama çok daha sakin ve güzel bir yer diyebilirim. Özellikle bu bölgenin girişinde bulunan kale gibi olan Mahkama du Pacha oldukça etkileyici. Eski bir mahkeme binası olan bu yapı şu anda devlet dairesi olarak kullanılsa da görevliler erken saatlerde ziyarete izin veriyor. İçerisi gerçekten harika bir mimariye sahip. Hayatımda gördüğüm en güzel mahkeme binası sanırım. 🙂
Kazablanka’daki Son Gün
Hasan 2 Camii’nin içini çok merak ettiğim ve kalabalık olmadan fotoğraflamak istediğim için son gün gün doğumuna gitmeye karar verdim ve Anas sağ olsun bu konuda da beni yalnız bırakmadı ve arabayla beni evden alıp gün doğumu için camiiye götürdü. O kadar emeğin karşılığı olarak güneş doğmamayı tercih etti ve bizi üzdü. Hakkını vermek lazım, caminin içi gerçekten büyüleyiciydi. Güvenlik tripod kullanmama izin vermediği için çok başarılı çekim yapamadım… Saçma kurallar her yerde anlayacağınız.
Kazablanka’da kaldığım sürece en popüler yemekleri olan Couscous ve Tajin‘i deneme fırsatım olmadı çünkü iyi yapan bir yer önermediler, ben de başka şehirde denemeye karar verdim. Yani bazı ufak tefek şeyler denedim fakat çok bir şey anladığımı söyleyemem. Marakeş bu konuda beni daha çok heyecanlandırıyor.
Kazablanka tren istasyonundan tren biletimi 95 dirhem (9.5 dolar) karşılığı aldım ve 1 saat geç gelen trenle 45 dakikalık yoldaki gecikmeyi de katıp oldukça geç bir saatte Marakeş’e ulaştım.